doğal gıdaDoğal TarımDoğal YaşamGenelOnur ŞahinYazarlar

Doğal Tarım – Doğrular ve Yanlışlar

Eksik olan ne? Bilgilerimiz mi yoksa bakma şeklimiz mi?

Facebook’ta yüksek etkileşime sahip ve son derece faydalı bilgilerle dolu Doğal Tarım Okulu grubunun kurucusu Onur Şahin, konvansiyonel tarım savunucularının sıkça iddia ettiği Doğal Tarım ile ilgili bazı önyargılara yanıt veriyor.  Doğal tarımla ilgili inanılan ama hatalı ya da eksik olduğunu düşündüğü şeyleri sıralıyor.

– Hamiyet Bayram

İçerik

1- Doğal tarım verimsizdir ama ilaçlı tarım yapmaktan iyidir.

doğal tarım doğrular ve yanlışlar

Doğal tarım uygulamaları kesinlikle verim artışına yol açar. Toprağa sabırla karbon biriktirmek yıldan yıla daha fazla verim artışı sağlar. Bitkiler sizin alıştığınız düzeylerin çok üzerinde ürün verme kapasitesine genetik olarak sahiptir. Tohumlar üzerinde yapılan genetik mühendislikler, bunun her koşulda ya da daha iyimser bir ifadeyle daha bayağı koşullarda sağlanmasının yolunu açar. Fakat bitkinin verimini arttıracak doğal tarım teknikleriyle de bunu büyük oranda sağlamak mümkündür.

2- Doğal da olsa mutlaka çeşitli ilaçlardan destek almam gerekir.

Hastalıklar ve zararlılar sağlıksız bitkileri hedef alır. Saldırıya uğradıklarında dahi onları beslemeye devam ederseniz hastalıklar ve zararlılar ortadan kalkar. Öyle ki zararlıların istila ettiği bir bitki, daha sonra sağlıklı hale geldiğinde zararlılar, yeni yapraklara bulaşmayacaktır. Öte yandan bitkiler iklim koşullarının değişmesiyle negatif ya da pozitif etkilenirler. Açık hava tarımında bundan bir yere kadar kaçınabiliriz.

3- Kazmadan veya çapalamadan toprağın gevşemesi mümkün değil.

Toprağı asıl gevşeten şey karbon birikimi ve canlı bitki kökleridir. Siz gevşettiğiniz sürece su ve güneşin etkisiyle yeniden taşlaşacaktır. Kil minerali, karbon bazlı yapılarla kaynaşıp çökeltiler oluşturmadığı sürece aralarından su ve hava geçebilmesi zorlaşır. Sıcak havalarda, güneşin de etkisiyle topraklar taşlaşır. Bu da sürekli kazılan, yani organik madde miktarı düşen toprakların taşlaşmaya ve sıkışmaya daha meyilli olmasına neden olur. Kısa vadede avantajlı gibi görünen kazma işi uzun vadede dezavantajlıdır.

4- Bir an önce ürün almalıyım.

Bitkiler önce daha ılıman şartlarda yeşil aksamlarını (gövde ve yapraklar) geliştirir, daha sonra gelişimden aldığı güçle görece sıcak havalarda meyve verimine başlar. Bitkinin toprak üstündeki kısmı büyüdükçe kök büyür. Daha büyük bir kök sistemi daha iyi meyve verimi anlamına gelir.

5- Eskiyen ve kuruyan dallar, yapraklar koparılmalıdır.

Mobil, yani hareketli elementler (azot, fosfor, potasyum, magnezyum ve sülfür) ihtiyaç halinde bitkinin eski yapraklarından çekilerek yeni yapraklara yönlendirilir. Özellikle bitkinin besin almada zorlandığı aşırı sıcaklarda eski yapraklardan besin çekme davranışı artar. Bir güneş yanığı ya da hastalık değildir. O nedenle miadı dolmuş veya besin transferi amaçlı bitkinin bilerek kuruttuğu yapraklar koparılmamalıdır. Yoksa bitkiyi daha çok besin bulmaya zorlamış olursunuz.

6- Toprak analizi yaptırdım, her şey yeterli düzeyde var. O zaman toprağım sağlıklıdır ve bitkilerim iyi gelişir.

Türkiye’nin toprakları genel olarak hatırı sayılır miktarda kil içerir. Bu topraklarda çoğunlukla yeterli mineral bulunur ama uygun nem ve geçirgenlik olmadığında bunlar bitkinin kullanımına sunulamaz. Biyolojik aktivitenin (bakteriler ve mantarlar) güçlü olması bitkilerin besin almasını sağlayan ana etmendir. Toprağınızın sahip olduğu mineraller çok iyi oranlarda değilse bile biyolojik aktivitenin yeterli düzeyde olması bu ayıbı örter ama biyolojik aktivite yetersizliğinde bitkiler sağlıklı olmazlar.

7- Doğal tarımda doğal olsun, az olsun, sağlıklı olsun.

Doğal tarım asla az ürün almanız anlamına gelmez. Hatta tam tersi, bitkinizin sağlığını arttıracak stratejiler içerdiği için daha fazla ürün almanız anlamına gelir. Az ürün alıyorsanız kaçırdığınız bir şeyler vardır. Her bitkinin her koşulda yetişmediğini de unutmayalım.

8- Otlar düşmandır ve mücadele edilmediklerinde her yeri ele geçirir.

Basit bir mantık yürüttüğümüzde bile bunun olanaksız olduğunu fark ederiz. Öyle olsaydı şimdiye tüm doğada üç-beş bitkiden fazlasını görmememiz gerekirdi. Bitkiler yabani olsun olmasın her şartta gelişmezler. Sürme ve çapalama gibi uygulamalar yaptığımız için genellikle erozyon önleyen veya öncü bitkilerin arazide çimlenmesini uyarırız. Üstelik otları sadece yöneterek onların arasında tarım yapmak pekala mümkün ve hatta genellikle verimlidir.

9- Bitkiler kökleri sayesinde rekabet eder.

Bitkiler güneşte rekabet eder. Güneş alanı fazla olan ve istediği şartlar olduğu için daha kaliteli fotosentez yapan bitkiler diğerlerine üstün gelir. Üstün gelmesini istediğimiz bitkinin tüm yapraklarını güneşe açarken, istemediğimiz bitkilerin boyunu kısalttığımızda hiçbir sorun kalmaz.

10- İstemediğim bitkileri kesinlikle köklemeliyim.

Bazı bitkiler ısrarla budansa da tamamen ölmeyi reddedebilir. Ancak çoğu bitki ısrarla budandığında ve güneşle münasebeti azaldığında zayıflar ve yok olma eğilimine girer. Yok olmasa bile bitkilerimizi etkileyecek boyuta ulaşmaktan uzak olurlar.

11- Bitki köklerinin mutlaka hava alması gerekir.

Bitki kökleri elbette taş gibi bir toprak içinde bırakılmamalıdır. Ancak bunun için, daha önce de söylediğimiz gibi toprağı kurutmamalı ve güneşe maruz bırakmamalıyız. Fakat bunu köklerin görece gevşek toprakta ilerlemesi ile ilgisi vardır, bitkinin köklerden oksijen alımıyla bir ilgisi yoktur. Bitkiler yapraklardan aldığı oksijeni köke verir. Eğer böyle olmasaydı, şehirlerde neredeyse etrafında toprak kalmayacak şekilde betonların arasına dikilen ağaçlar ya da harman yerlerinde beton çatlaklarına dikilen kavun, karpuz vs. yaşayamaz hızla ölürdü.

Kök etrafında oksijen bulunması kısmen köklere yarasa da asıl kökün etrafındaki mikroorganizmalara yarar ve bunun da çok yoğun olmaması gerekir.

12- Ancak, bitkilerde veya meyvelerde renk ve doku bozulmaları olursa beslenme eksikliği olduğunu anlayabiliriz. Örneğin domates ve biberde çiçek burnu çürüklüğü gibi.

Bu epey uzun bir konu olsa da bitkiler aslında, bu belirtileri göstermeden çok önce çeşitli besinleri yeterince alamadığının sinyallerini verir. Bu bazen yaprakların en-boy oranının değişmesi, bazen dalların fazla uzaması, bazen de yaprak diziliminde değişimler ile kendini belli eder. Tüm bunlar ve daha fazlası beslenme sorunları olduğunun ilk ve önemli sinyalleridir. Genellikle çiftçi bunu belirgin bulgularla anladığı için müdahale etmekte biraz geç kalmış olur. Düzeltmenin sonucu ancak daha sonraki meyvelerde kendini gösterir.

13- Hastalıklar bir bitkiden ötekine kontrolsüz yayılır. O yüzden hasta bitkiler kesinlikle imha edilmelidir.

Öncelikle bitkimiz sağlıklı olduğu sürece hastalıklara duyarlı olmayacağını hemen belirtelim. Hastalığın şiddetine ve bitkiyi etkileme düzeyine göre ilgili bitkileri ortadan kaldırmayı tercih edebiliriz. Hastalık etkenleri zaten genellikle her yerde serbest halde dolaşır. Mühim olan etken olması değildir. Bitkimizin sağlığını kaybedip onlara duyarlı hale gelmesidir. Doğal tarım yaparken önce, her zaman, her yerde bitki sağlığının tesis etme üzerine hamleler yapmalıyız.

14- Yaprakları yeşil, ürün de alıyorum. Bu bitkimi sağlıklı yapar.

Bitkinin gerçekten sağlıklı olması ile bizim onu sağlıklı sanmamız arasında dağlar kadar fark vardır. Bir bitkinin sağlıklı olma seviyesi sentezlediği karmaşık şeker ve yağ asiti miktarıyla ölçülür. Bu da genellikle bitkinin gövde, yaprak şekillerine, yaprak üzerindeki mikroanatomik yapılarına pozitif olarak yansır. Yani ayıyı görmeyiz ama ayak izini görürüz. Çeşitli belirtilerden bitkimizin sağlıklı olduğunu anlarız.

15- Doğru bakımı yaparsam istediğim bitkiyi istediğim yerde yetiştiririm.

Açık hava tarımında bunu yapmamıza engel olan ilk faktör iklimdir. Her şey bitkinin istediği toprak koşullarını hazırlamakla ilgili değildir. Hatta çok az şey onunla ilgilidir. Çoğu süreci iklimlerin ve gündüz süresinin değişimi belirler.

16- Böceklerle mücadele etmekte zorlanıyorum. Bahçeyi tertemiz yaparsam mücadelem kolaylaşır.

Sabırla ve biyoçeşitliliği önceleyen şekilde tarım yapmak arazimizde avcı böceklerin de konumlanabileceği pozisyonlar yaratır. Üstelik ektiğimiz çeşitli çiçekli bitkiler genellikle avcı böceklerin beslendiği polen kaynakları olarak rol alır. Bugün yaşadığımız çoğu kontrolsüz böcek istilasının altında yok edilmiş bir biyoçeşitlilik yatar.

17- Azot bağlamak için mutlaka baklagilleri ekip belirli bir süre sonra biçerek toprağa karıştırmalıyım.

Toprak dinamik bir yapıdır. Her alt üst ettiğinizde toprağa karıştırdığınız azottan daha fazlası atmosfere kaçar. Bunun sebebi parçaladığınız çökeltilerin, bol oksijenle temas etmesi ve bakteriyel aktivitenin aşırı artmasıyla birlikte azot gazının bir yan ürün olarak atmosfere kaçmasıdır. Bitkiler yaşadığı sürece, kökler sayesinde toprakta azot ve karbon miktarı artar. Azotu bağlayan bakterilerin yaşadığı tek yer kök olmadığı(yaprak, gövde vs) gibi sentezlenen bileşikler durağan değil hareketlidir. Durmadan bitkinin içinde ve bitki-toprak birlikteliğinde yer değiştirirler.

Aynı zamanda yeterince biyoçeşitlilik gözetilerek ekim yapılan arazilerde tek başına baklagil ekilen arazilere göre çok daha fazla azot biriktiği gözlenmiştir. Öte yandan azota aşırı değer atfedilmektedir. Bu pek de doğru sayılmaz. Doğal tarım teknikleri gözetildiğinde bitkileriniz azot açısından sorun yaşamaz.

18- Ağaçtaki meyvelerim kurtlandığına göre doğru yoldayım, ağacım sağlıklı demektir.

Ağaçların çoğu sonbaharda olabildiğince fazla besini paket halinde gövdeye depolar. Daha sonra baharda ilk yeşillenme zamanında besinleri hızla kullanarak çiçeklenir ve bu ağaç için enerji açısından maliyetlidir. Eğer bitki sonbahardan yeterince besin biriktirerek ilkbahara ulaşamadıysa 1-0 yenik başlamış olur. Böcekler daima sağlıksız ve kendisini savunamayan bitkileri öncelikli olarak hedef alır. Eğer ağaçlar, o ya da bu sebeple aynı bu sene olduğu gibi kötü koşulları peş peşe yaşarlarsa meyvelerin kurtlanması kaçınılmaz olabilir.

Meyvelere yeteri kadar karmaşık şeker ve diğer besin maddelerini depolayamayan bitki böceklerin açık hedefi olur. Meyvelerin kurtlanmasının ana sebebi budur. Eğer ağaçların, enerji azlığına yol açan bu faktörler(birbirinden farklı bir sürü sebep olabilir) tespit edilirse meyvelerin kurtlanmasının önüne büyük ölçüde geçilmiş olur. Hem doğal tarım yöntemiyle yetişmiş hem de kurtsuz olan meyveler en besleyici olan, içeriği en zengin olan meyvelerdir. Fakat bunun öncülü, ağacın yeterli güçte ve sağlıkta olmasıdır.

Onur Şahin

doğal yaşam yolu facebook logo

 

Genel hatlarıyla doğal tarımın anlatıldığı yazıyı buradan okuyabilirsiniz.

Onur Şahin

Diş Hekimi olan Onur Şahin Manisa’daki bahçesinde doğal tarım uyguluyor ve Facebook Doğal Tarım Okulu grubunda bilgisini ve deneyimini paylaşıyor. Kendi sözleriyle grubu şöyle anlatıyor: Dilden düşmeyen doğal tarım uygulamalarını, kimsenin anlatmadığı şekilde anlatıyoruz. Bunun yanında bilim ile pratiği bir araya getiriyoruz. Sağlıklı, zehirsiz ve doğal tarım ürünleri yetiştirdiğimiz kadar verimli ürün almayı da gösteriyoruz. Zehirsiz ürün yetiştirmek verim kaybı anlamına gelmez. Her şey toprağı rehabilite etmek ve doğru zamanda, doğru hamleleri yapmak ile ilgilidir. Doğal tarım ilaçları bile çoğunlukla gereksizdir. Doğal Tarım Okulu grubu bitkilerin nasıl hayatta kaldığını, nasıl var olduğunu en basit haliyle anlatmayı hedefler. Bu sırada çeşitli bilim dallarından da faydalanabilir ve farklı tarihsel konulara da değinebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu