HayvancılıkDoğal BeslenmeDoğal TarımDoğal YaşamGenelMehmet TülüceYazarlar

Kapalı Hayvancılık ve Et Tüketimi

Et Tüketimi Gerekli mi? – Mehmet Tülüce dünyamızın tahribatının önüne geçebilmemiz için tüketim ve beslenme alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerektiğinin altını her zaman özellikle çiziyor. Besin ihtiyacımızın tamamını bitkisel gıdalarla karşılayabilecekken et tüketiminde ısrar etmenin doğaya ve sağlığımıza zararlarını açıklarken bunun en önemli nedeninin bizim tüketim alışkanlıklarımız olduğu ve bunu değiştirmemiz gerektiğini vurguluyor.

– Hamiyet Bayram

Kapalı hayvancılık ve et tüketimi

Et yemeyen gelişmez, zekası işlemez dediler. Küreselciler eti teşvik etti. Sığırları doyurmak için GDO ‘lu mısır ve soya ürettiler. Ve o sığırları beslemek için kimyasal gübre ve zehir kullandılar. 1 kg et için 10 kg ete eş değer tahıl yedirmeniz gerekiyor.

Meralar, ormanlar, değirmencilik atıkları ihtiyacımız olan et için yeterli şayet her gün et tüketmezsen. Aşırı et ve süt ürünleri tüketimi endüstriyel hayvancılığın artamasına o da toprağın, hava ve suyun kirlenmesine neden oluyor.

Kaynaklar kısıtlı.

Bu et konusu yeşil devrimle birlikte teşvik edildi. Et yemezsek geri zekalı olacağımız yeterince gıda alamayacağımız yalanı doktorlar kullanılarak işlendi. O süreçte gene doktorlar tarafından sigaranın ve margarinin faydaları da anlatılmıştı.

Mevcut etlerin de pek farkı yok. Sonuçta hepsi GDO lu Mısır ve soya ile besleniyor. Daha buzağı ineğin karnında iken antibiyotik veriyorlar doğunca ishal olmasın diye.

Ebu Süleyman Dârânî: “Dünyanın anahtarı tokluk ahiretin anahtarı açlıktır.” der. Sufiler riyazet yaparken et dahil hayvansal ürünler tüketmez. Nefsi azdıran şeylerin başında yeme içmede sınır tanımamak gelir. Nefsi terbiye etmek içim özellikle hayvansal ürünlerden uzak dururlar.

Bugün bizim sorunumuz aşırı beslenme ve gereksiz tüketim sorunudur.

Doğayı tüketmeden, doğal kaynakları azaltmadan doğayla uyumlu sürdürebilir üretim yapmak zorundayız. Mevcut tüketim modelini meşrulaştırmak için kırk dereden su getirmeye gerek yok. Doğaya zulmederek, kaynakları hoyratça kullanarak gelecek nesillerin rızkını yok edemeyiz

Hayvancılık konusu geçmişte de sorun olmuştur.

Aşırı otlatmaya karşı tedbirler alınmıştır.

Hititler meraların belli esaslar dahilinde otlatılmasını kurala bağlamıştır. Orta Asya’da aşırı hayvancılık yapılmaması için Gazneliler Selçuklular mera vergisi koymuştur. Birçok tarihçi Oğuz boylarının Anadolu’ya göç etmesinin sebeplerinden biri olarak mera vergilerini gösterir. Peygamberimiz döneminde Medine ve taifte bazı bölgeler doğal sit alanı ilan ediliyor, hayvan otlatılması o bölgelerde yasaklanıyor Kaldı ki Hicaz bölgesi oldukça kurak çöl bölgesidir, yıllık düşen yağış miktarı 70 mm civarındadır. Bırakın hayvanları insanlar için bile suya erişmek sorundur. Bitki örtüsü çoğu yerde yoktur var olan yerlerde ise zayıftır.

Birçok bölgenin çölleşmesinin nedenlerinden birisi de aşırı otlatmadır. Örneğin Sahra çölü bir zamanlar yeşil ormanlıkmış. Hayvanlara alan açmak için ormanların yakıldığı ve zaman içinde o bölgelerin çölleştiğine ileri süren arkeologlar var. Şu an Sahra çölünde ormanlaştırma çalışmaları var. Ve gayet de başarılı.

Çölleşmenin temel sebebi tuğlanın icadıyla orman kesiminin hızlanması, tarım ve hayvancılığa açılması ve yangınlardır.

Tarım alanlarını hayvancılığa ayırmadan meraları, ormanlık alanları anızları ve değirmencilik atığı dediğimiz kepekleri, küspeleri, meyve ve sebze atıklarını değerlendirerek yapabiliriz.

Fakat önce tüketimi kısmamız gerekir.

İnsanlar günümüz etçil beslenmenin sürdürebilir olmadığının farkında fakat bunun çözümü konusunda bilgi eksikliği var. Ön yargılar var.
Etsizlik beslenme sorunu oluşturmuyor. Bitkilerde yeterince besin ögeleri var. Et daha çok damak tadıyla ilgili bir durum.

Etin faydadan çok zararı var. Hem direk insan sağlığı üzerinde hem de çevresel zararları var.

Etle ilgili bir diğer sorun ete ulaşmak için daha çok enerji harcıyoruz

Etteki besin değerlerini onda bir fiyatına bitkisel ürünlerden karşılayabiliriz. Bir insanın ortalama kalori ihtiyacı 1600 kalori, alması gereken protein 60 gramdır.

İnsanların alışkanlıklarını ve damak tadını radikal bir şekilde geri çevirmek biraz zor ama et tüketimini azaltmak mümkündür

B12 vitamini vücut 2 ile 4 yıl arasında depo edebiliyor. 2 yılda bir balık, yumurta, tavuk eti, peynir, yoğurt yemek yeterli olabilir. Bir de fermente edilmiş bitkisel gıdalarda bulunuyor; Sirke, turşu, şarap vs.

Et olmazsa olmaz gıda değil. Et tüketimi bundan 50 yıl önce azdı. Küresel güçler et tüketimini teşvik etti. İnsanların ve doğanın dengesini bozdular.

Kırmızı et tüketenlerde aşağıdaki hastalıklara daha çok rastlanıyor:

Kalp damar, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kanser, böbrek taşları, kemik erimesi, kanser.

Geriye de zaten ciddi bir hastalık kalmıyor.

Bir çok kanser türünü tetiklediği kalp ve damar hastalıklarına sebebiyet verdiğini tıpçılar söylüyor. Araştırmalar düzenli olarak kırmızı et tüketiminin kalp damar, bazı kanserler, böbrek sorunları, sindirim sorunları ve ölüm gibi birçok sağlık sorunuyla ilişkilendirmişler.

Etsiz diyetle bir çok damar hastalığı onarılabiliyor.Tıkalı damarlar cerrahi müdahale olmadan açılabiliyor.

Hayvanlar evcilleştirmeden önceki dönemlere dair yapılan arkeolojik çalışmalarda insanların iskelet yapısının daha sağlam olduğu ve daha uzun yaşadığı tespit edilmiş.

Bir kere ette lif yok, sindiriminin kolay olması iyi bir şey değil. Lifli gıdalar tüketmek zorundayız. Bakliyatta yeterince protein var. Lifli olması bakliyatı etten üstün tutuyor.

Mideyi tok tutarak aşırı yemeyi de önlüyor.

Dolu dizgin et tüketecek lüksümüz yok

kapalı hayvancılık et tüketimi doğal tarım mehmet tülüce hamiyet bayram

Bizim hayvansal tüketim artmasına asıl itirazımız doğal kaynakları, havayı, suyu, toprağı tüketmesidir. Hayvanları beslemek için daha çok kimyasal, daha çok zehir kullanmanız, daha çok toprak işlemeniz gerekiyor.

Kimyasal kullanmadan daha çok enerji harcamadan dekara 1.5 ton mısır alamazsınız. Dekara 1.5 ton mısır alamazsan bu kadar hayvanı da besleyemezsin zaten. Sadece mısır değil tabii, sılajı, var yoncası var, diğer tahıl grupları var. GDO’lu tohumlar dahi hayvanları beslemek için geliştirildi.

Mısır ithalatı modern kapalı hayvancılık için buğday ithalatı ise ihracat için yapılıyor. 1600 çeşit ürün yetiştirmeye müsait bir iklim yapımız var.

Tahıla ağırlık vermenin anlamı yok.

Et ithalatı ise yanlış hayvancılık politikasının bir sonucudur. Mera, anız ve orman otlatmasına müsait kısa sürede kesime gelen ve çoklu doğum yapan küçükbaş hayvancılık yerine modern sığırcılığı tercih etmemizden kaynaklanmaktadır. Kapalı hayvancılık azaltılmadığı sürece bitkisel ithalat devam eder.

Kültür ırkları yıllık 6 ile 8 ton arasında süt veriyor ve yıllık yem tüketimi 10-12 ton arasında.

Bu yemin üçte biri kesif yem dediğimiz pahalı yemlerden oluşuyor. Çiğ süt üreticilerinin bu maliyetler ve fiyatlar karşısında kazanması mümkün değil. Tarımdan kazandığını hayvanlara yedirerek ayakta kalabilen kalıyor. Bazı çiftçiler biz arpaya, mısıra para vermiyoruz diyor. Arpayı hayvanlara yedirmese direkt satsa belki eline daha çok para geçecek.

Et tüketimi gerek nüfus gerek de beslenme alışkanlıklarının değişmesi nedeniyle sürekli artıyor ve et üretimi için daha çok daha çok kimyasal daha çok zehir kullanmak zorunda kalınıyor. Diğer yandan çıkarttığı zehirli karbon monoksit gazı, kalp ve damar hastalıklarını artırması gibi bir yığın sorunu da beraberinde getiriyor.

Et tüketimini küresel şirketlerin teşvik ettiğini de unutmayalım bu arada. Et yemezsen zihnen ve fiziken yalanını onlar ortaya atmışlardı. Oysa ette var olan tüm besin öğeleri bitkisel gıdalarda mevcut.

İnsanların daha ucuz olan tahıl bakliyat sebze ağırlıklı sağlıklı beslenmesi mümkünken et bağımlılığı ve ete ulaşmak için harcanın maliyet akıl karı değil. Fasulyenin besin değeri kırmızı etten daha iyi. Kolesterol fasulyede sıfır. Zaten kolesterolün %75’ni vücut üretiyor.

Mera çoktu. Meraların çoğu ormana gitti. İkincisi eskiden nadas vardı şimdi nadas yok.

Keçi olur, koyun kısmen olur, inek hiç olmaz, İnek açık merada otlar. Yerli veya küçük cüsseli Jersey’e evet ama burada da dengeye dikkat etmek gerekir.

Bizim bu kadar et yememize, süt ve süt ürünleri tüketmemize de gerek yok. Eskiden Anadolu’da çaylı kahvaltı diye bir şey yoktu. Sabahları çorba olurdu ve bu kadar da peynir tüketilmezdi.

Büyükbaş teşvik edilmemeli. Etin alternatifi yapay et değil. Eti az tüketmek mümkünse hiç yememek gerekiyor. Etin alternatifi Anadolu beslenmesidir. Bizim kadim beslenme şeklimiz tahıl ve bakliyat ağırlıktaydı, et vardı ama azdı. Süt ürünü olarak da ayran ve tereyağı.

Et yemeyen gelişmez, zekası işlemez dediler. Küreselciler eti teşvik etti. Sığırları doyurmak için GDO ‘lu mısır ve soya ürettiler. Ve o sığırları beslemek için kimyasal gübre ve zehir kullandılar. 1 kg et için 10 kg ete eş değer tahıl yedirmeniz gerek bu arada

Meralar, ormanlar, değirmencilik atıkları ihtiyacımız olan et için yeterli şayet her gün et tüketmezsen. Aşırı et ve süt ürünleri tüketimi endüstriyel hayvancılğlığın toprağın, hava ve suyun kirlenmesine neden oluyor

Et tüketmek zorunda mıyız?

Et Türkiye’nin baş sorunudur.
13 milyon ton hayvanlar için hammadde ithal ediyoruz. Damızlık ve canlı hayvan ithal ediyoruz.

Cari açık veren bir ülke için bu sorun değilse sorun nedir?

35 milyon civarındaki tahıl üretiminin yarısı hayvanlara gidiyor.

Mısır sulamak için barajlar yapıyoruz, iklimi, toprağı bozuyoruz.

Mesele doğaya daha az zarar vereni öne çıkartmak varken veya bitkisel gıda ile daha daha ucuza sağlıklı beslenmek varken sığırda ısrar niye?

Ayrıca bizim temel tezimiz, önce tüketimi azaltmak olmalı.

Küçükbaş varken sığırı tercih etmemek gerekir. Tavuk varken küçükbaşı tercih etmemek gerekir.

Burada dikkatini çektiğimiz konu endüstriyel hayvancılık.

Aşırı otlatmamak kaydıyla mera hayvancılığının hiç bir sakıncası yok.

Küçükbaş içinde en masumu keçi. Ormandan yararlanma kabiliyeti çok yüksek

Sıralama yapacak olursak;

Tavuk, ardından keçi, ardından koyun ve ardından küçük cüsseli sığır.

Kültür sığırlarından uzak durmalıyız. Bir kültür sığırı günlük 35- 40 kg yem tüketiyor. Yanlış anlama olmasın, kaba yem de dahil.

Modern kapalı hayvancılıkta bir yumurta için iki birim tahıl verirken bir kuzu için 4 kg tahıl, bir kg dana eti için 16 kg tahıl veya tahıla eşdeğer yem harcıyorsunuz.

Gıda güvenliği ve sürdürülebilirlik yakında yüzleşmemiz gerekecek olan iki temel sorun. Bu sorunlarla mücadele edebilmenin en ideal yolu da doğal tarımı ve doğal yaşam biçimini benimsemek olacaktır.

Doğal yaşamsız doğal tarım olmaz et tüketimi

Kimseye “et yemeyin” diye dayatmıyorum. Et yemezseniz ya da daha az et yerseniz dünya daha da güzelleşecek diyorum. Kaldı ki insanlar tek tip beslenmiyor. Karışık bitkisel beslenme kalori, protein, vitamin ve mineral ihtiyacımızı karşılayabiliyor. Et olmazsa olmaz bir şey değil. Etin maliyetini, çevreyi, sağlığımızı, tarım alanlarının korunmasını da düşünmek zorundayız.

Et tüketimi ve sağlıklı beslenme

8 temel aminoasit var.

Buğday’da ikisi hariç 6 amino asit mevcut. Buğdayda olmayanlar sadece lösin ve triptofan.

Sadece buğday neredeyse insan beslenmesini tek başına dengeleyecek nitelikte.

Temel amino asitleri ihtiva eden besinler

Lösin – Trabzon hurması, kuru üzüm, armut, su yosunu, yabani yonca tohumu, şalgam otu, balkabağı yaprağı, su teresi, yabanturbu yaprakları, soya, yer fıstığı, pirinç, barbunya fasülyesi, susam, avokado, incir, hurma, elma, kivi, zeytin, yabanmersini, ayçekirdeği, muz, kayısı, şeftali, guava meyvesi.

İzolösin – Yabanturbu yaprakları, ıspanak, ayçekirdeği, susam, maya, soya, barbunya fasülyesi, su yosunu, avokado, trabzon hurması,kivi, elma, portakal, kızılcık, kayısı, hurma, su teresi, balkabağı yaprağı, pazı, çin lahanası, yabani yonca tohumu,buğday, badem, pirinç, muz, kayısı, şeftali, yabanmersini, plantain.

Valin – Brokoli, ayçiçeği, susam, pamuk çekirdeği, pirinç, su teresi, mantar, taze bütün bezelye, soya, yer fıstığı, tam tahıllar, şalgam otu, barbunya fasülyesi,yabanturbu yaprakları, kokulu lahana, kayısı, balkabağı yaprağı, ıspanak, avokado, guava meyvesi, muz, şeftali, incir,kuru üzüm, hurma, armut, elma.

Metiyonin – Kavun, olgun zeytin, trabzon hurması, susam, tam buğday, pirinç, şeftali, kivi, armut, grapes, kuru üzüm, kayısı,guava meyvesi, mor erik, yabanmersini, avokado, incir, şeftali, portakal.
Lizin – Avokado, armut, soya, buğday, karabuğday, portakal, şeftali, guava meyvesi, hurma, su teresi,muz, tamarinds, amarant (horozibiği), kayısı, mor erik, karpuz , su yosunu, maydanoz.

Fenilalanin – Su teresi, barbunya fasülyesi, ıspanak, şalgam otu, balkabağı yaprağı, susam, ayçekirdeği, yer fıstığı, yabanturbu yaprakları, kokulu lahana, avokado, kayısı,acıbakla, soya, tam tahıllar, elderberries, elma, star fruit, pamuk çekirdeği,badem, muz,incir, brokoli, pazı, bezelye, pirinç, trabzon hurması, portakal, hurma, armut, grayfurt, olgun zeytin, kuru üzüm, şeftali, mor erik.

Triptofan – Ispanak, su teresi, soya fasülyesi, yabanturbu yaprakları, balkabağı yaprağı, mantar, şalgam, şalgam yaprağı, kuşkonmaz, pancar yaprakları, mantar, maş fasulyesi, barbunya fasülyesi, bambu filizi, marul (iceberg, göbek, kıvırcık), hardal otu yaprakları, şalgam otu, esmer su yosunu, lahana, kara lahana, maydanoz, ıspanak, hardal otu yaprakları, amarant (horozibiği) yaprakları, hindiba, kuşkonmaz, soya fasülyesi, karnabahar,pamuk çekirdeği, ayçiçeği, chia tohumu, çin lahanası, frenksoğanı, yeşil kabak, radika, kıvırcık lahana, brokoli, taro yaprağı, brüksel lahanası, kuru fasülye, kuru bakla, balkabağı, soğan, taze bütün bezelye, kereviz, salatalık, yeşil ve kırmızı biber, bamya, kırmızı acı biber, turp, domates, patates, bezelye, sarımsak,pazı, lima fasülyesi, taze fasülye, palmiye kalbi, mısır, susam, yer fıstığı, pirinç, kayısı, kuru üzüm, avokado, elma, mor erik, trabzon hurması.
Treonin – Yabani yonca tohumu, susam, su yosunu, şalgam otu,kuru üzüm, armut, ayçekirdeği, muz, guava meyvesi, incir, kokulu lahana, yabanturbu yaprakları, barbunya fasulyesi, soya fasülyesi, some nuts, balkabağı yaprağı, ıspanak,soya, buğday,pirinç, şeftali, kayısı, avokado, hurma.

Et tüketiminin artması küresel güçlerin işine geliyor. Daha çok GDO lu tohum daha çok zehir daha çok kimyasal gübre kullanmayı teşvik ediyor.

Et pahalıya mal oluyor. O hayvanları doyurmak için üretimi suni olarak artırmanız gerekir.

Bir kilo et için 10 kilo tahıl veya tahıla eş değer yem kullanıyorsun. Bir başka ifade ile bir kilo ettten alacağın besin değeri için 10 kat besin değeri harcıyorsun. Harcanan su kirlenen hava ayrı bir maliyet. Haz ve şehvet uğruna doğayı yıkmaktan başka bir şey değil.

Et haram diyen yok, fakat et tüketiminin artması kötü tarıma teşvik ediyor, ete erişim için daha çok çalışmak zorunda kalıyorsun.

Bir kg canlı ağırlık artışı içün bir besi danesi 6-7 kg tahıl ve tahıla eşdeğer besi yemi tüketmektedir. Bir besi danasının et verimi %55-60 arasındadır. 1 kg kargas etin %70 ‘i lob etten, gerisi kemik ve iç yağdan oluşur. Soframıza gelen bir kg kuşbaşı et karşılığında yaklaşık 15 kg tahıl harcıyoruz.

Süt ve et ürünlerini de mümkünse az tüketelim.

Eskiden kahvaltı diye bir şey yoktu. Sabahları çorba olurdu. Kahvaltı kültürü beslenme şeklimizi değiştirdi ve masrafı artırdı. Oysa mercimek çorbası, tarhana vs daha sağlıklı.

Meraya dayalı hayvancılık da toprak kaybına neden oluyor. Daha çok tarım toprağı ayırıyorsunuz. Nüfus artıyor, hayvansal ürün tüketimi azaltılmaz ise ilerde açlık, kıtlık çıkabilir.

Bir kilo et için 10 kg tahıl veya tahıla eş değer enerji yüklüyorsunuz.

Türkiye’de 12.5 milyon hektar tarımsal alan mera olarak kullanılıyor. Ayrıca ürettiğimiz tahılın yarısı hayvan yeminde kullanılıyor. Ayrıca üretimimiz hayvanlara yetmiyor. Başta mısır olmak üzere arpa, küspe, soya ithal ediyoruz. 2020 yılının ilk 5 ayında 2.1 milyon ton soya ithal etmişiz. Yıllık mısır ithalatımız 3 milyon ton civarında.

Hayvancılık doğal dengeyi bozmayacak şekilde yapılabilir.

Endüstriyel kapalı hayvancılık gibi aşırı otlatma da toprağa zarar verir.

Türkiye’de 14 milyon hektar mera var aşırı otlatmadan dolayı verimsiz. 14 milyon hektar meramız var ama yazları kurak bir iklim kuşağındayız ve yazın meralarımız kuruyor. Meralardan en fazla 3 ay yararlanabiliyor hayvanlarımız, 1 ay da buğday anızı. Eskiden bu nedenle göçer hayvancılık yapılırdı. Ovada ot kuruyunca yaylaya çıkılırdı.

Etin yan etkileri var. Tabii faydası da var lakin bitkisel beslenmede yan etki yok.

Fukuoka hayvancılığa tam doğal yapılmadığı sürece sıcak bakmaz. Et bitkisel besin kaynaklarının kıtlığına neden oluyor. 1 kg et için 10 kg besin veriyorsun. Doğal olmadığı sürece et bir zehir.

Sağlıklı gıdaya ulaşmak ve doğal beslenme için hayvansal tüketimin azaltılması şart.

Diğer yandan hayvansal gıdayı teşvik etmek Monsanto’ya hizmet etmektir. Doğal hayvancılık bu kadar artan hayvansal tüketimi karşılayamaz. Veganlığın yeryüzüne zararı yok ama hayvancılığın var. Mesela aşırı otlatma meralara zarar verir dolayısıyla bırakın isteyen vegan olsun.

Veganların sana ne zararı var ?

Meseleye çok yönlü bakalım bir taraf olarak bakmayalım veganlık da iyidir yapabilene, altında dış güçler aramayalım. Eti bu kadar yüceltirsek bilakis küresel şirketlere hizmet etmiş olursunuz

Veganlık endüstri devriminden önce de vardı her şeyi komplo teorisi üzerinden okumasak. Tercih meselesi ben Özgür besleniyorum mümkün olduğunca bitkisel ve hangi sebzede hangi tahıl ve bakliyatta neler var biliyorum edilemediğim zaman hayvansal gıda alıyorum.

Her konuda fanatik ve tarafgşr olmak mı gerekir mal herif ben fazlasıyla araştırdım yeterli çeşitliliği sağladığı sürece veganlığın bir zararı yok yüzlerce bilimsel makale sokarım sana. Vegan beslenmenin zararlı olduğuna dair kesin bir kanıt yok fakat hayvansal beslenmenin bir yoğun hastalığa yol açtığına dair bir yoğun kanıt var. Vegan değilim fakat veganlıkla ilgili olumsuz görüşlerin bilimsel bir karşılığı yoktur

Et Tüketimi Gerekli Mi?

Kapalı hayvancılığın bir şekilde bitmesi gerekir. Hayvancılık bu şekilde sürdürülürse insanlığı büyük bir açlık bekliyor. Et ve süt ürünlerinin bir şekilde azaltılması gerekir. Özellikle kırmızı et tüketiminin. Bizim et tüketimini her şartta azaltmamız gerekiyor. Aksi takdirde bu durum tüm insanlığın felaketi olacaktır.

Meraya dayalı yapılacak hayvancılıkta virüs bulaşması olmaz. Kapalı hayvancılıkta bu her zaman mümkün tabii.

Buğday hayvan yemi olarak kepeği dışında kullanılmıyor. 2019 yılı rekoltesi düşük çıktı. Geçen yıl 9.8 milyon ton buğday ithal edildi. Bu buğdayın yaklaşık 6.5 milyon tonunu ihracatta geri kalanını iç tüketimde kullandık.

Tarım ürünlerinde dışa bağımlılık hayvancılık kaynaklıdır. Küçükbaştan büyükbaşa geçiş yaptık, modern kapalı hayvancılık ise bir diğer sebep.

Et, süt, yumurta tüketeceğiz ama çok az olmalı. Sağlıklı beslenme için tahıl ve bakliyat ana besin kaynağıdır. Eski Anadolu beslenme düzeni de böyleydi. Her gün sofraya et gelmezdi. Yumurta ve süt ürünü dediğimiz yoğurt ve peynir tamamlayıcı beslenme şeklimizdi.

Biz sadece üretim biçimini değil, tüketim biçimini de değiştirmek zorundayız. Tüketimin çevresel etkileri çok büyük.

Modern hayvancılık bugün tarımsal alanların %80’nni işgal ediyor. Bu durum bizi aynı zamanda sağlıksız tarım yapmaya zorluyor. Daha çok mısır ekimi yapmak zorunda kalıyoruz veya ithalata zorlanıyoruz.

Etçil beslenmenin zararları konusunda tabipler görüş birliği içinde.

Tıpkı margarin gibi et tüketimi de kışkırtıldı. Et yemezsen zekan gelişmez, bedenin gelişmez gibi bilim dışı bir yığın yalan söylediler. Tıpkı margarin gibi bize de et yemenin faziletlerinden bahsediyorlar. İnsanların hayvansal gıdalara ihtiyacı yok. Tahıl, bakliyat, sebze ve meyve ihtiyacı yeterince karşılıyor. Bitkisel beslenen insanlar daha sağlıklı ve uzun ömürlü oluyor. Hayvansal beslenmeyi insanlar sağlık açısından değil haz ve tattan dolayı tercih ediyor.

Et tüketiminin asıl zararı ise kapalı modern hayvancılığın gıda kaynaklarını fazlasıyla tüketmesidir. Dünyada besin kaynakları kıt. Bir kilo kırmızı et almak için 8 kilo tahıl yediriyorsun. Bir kilo et ile bir kilo tahılın kalorisi birbirine yakın.

Hayvanları doyurmak için kötü tarıma mecbur kalıyorsun. Mısır ve soya ekiyorsun, mısır için su kaynaklarını tüketiyorsun, daha çok zehir kullanıyorsun, daha çok petrol kullanıyorsun, daha çok makine ve ekipmana para harcıyorsun, çevreyi daha çok kirletiyorsun. Diğer yandan hayvanları kapatıyorsun. Haz için eziyet ediyorsun. Ahlaki ve vicdani olmayan yetiştiricilik yapıyorsun.

Et, ayrıca ağızda, tende ve dışkıda kötü kokuya neden oluyor. Çok et yiyen insanlar daha saldırgan olduğu ifade ediliyor.

Mehmet Tülüce

instagram hamiyet bayram hamiyetbayram1mehmet tülüce twitter mehmettuluce51

 

Mehmet Tülüce

MEHMET TÜLÜCE - 1957 yılında Adana’da çiftçi bir ailenin çocuğu olarak doğan Mehmet Tülüce ilk ve ortaöğrenimini aynı şehirde yaptı. Kamu yönetimi ve İktisat alanlarında yüksek öğrenimini tamamladı. Toprakla bağını her zaman koruyan Mehmet Tülüce bir süre kamuda denetmen olarak çalıştı, daha sonra da tekstil sektöründe kendi firmasını işletti. 2011-2019 yılları arasında Kırklareli’ndeki çiftliğinde mera hayvancılığı yapan Mehmet Tülüce 2019 yılından bu yana Osmaniye'deki bahçesinde doğal tarım uyguluyor, doğal yaşam felsefesini hayata geçiriyor, ücretsiz eğitim ve danışmanlık veriyor. Çeşitli sosyal medya ortamlarına konuk olarak bilgisini ve deneyimini paylaşıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu