Yediğimiz içtiğimiz zehir olmasın

Modern tarım doğayı ve insanlığı zehirlemeye devam ediyor. Oysa zehirsiz tarım mümkün. Bir armut için yılda 12 kez zehir kullananlar var. Zehirler doğal çevreyi ve tüm canlıları hasta ediyor ve öldürüyor.

Doğal Tarım uygulayıcısı ve doğal yaşam savunucusu Mehmet Tülüce modern toplum açısından neredeyse imkansız görünen, ilaçsız, zehirsiz tarımın mümkün olduğunu engin bilgisiyle ve hem doğal tarım hem endüstriyel tarım yapmış biri olarak kendi deneyimiyle açıklıyor.

– Hamiyet Bayram

Zehirsiz tarım mümkün

Doğada zararlı böcek diye bir şey yoktur, besin zinciri vardır. Biri olmadan diğeri yaşamaz. Bilim insanları her şeyi çözeceğini iddia ederek savaşlarda kullandıkları kimyasal zehirleri tarımsal üretimde kullanarak dünyada kargaşaya neden oldu. Doğal dengeyi bozdular. Elmaya zehir attı. Uğur böceğini, arıyı, at sineğini öldürdü. Bu canlılar olmayınca tozlaşma olmadı. Bu defa da yapay tozlandırıcı kullanmaya başladılar.

Zararlı böcek yoktur, kontrolden çıkıp aç kalmış böcek vardır. Her bir canlının görevi ve bir işlevi vardır. Hiçbir canlı sebepsiz yaratılmamıştır. İnsanlar bir bitkiye zarar veren herhangi bir canlıyı görünce hemen harekete geçmekte o canlıyı yok etmek için öldürücü zehir kullanmaktadır. Kullanılan zehirler havayı, suyu, toprağı kirletmekte, faydalı gördüğümüz bir çok canlıyı da yok etmektedir.

Tavuklara dadanan çakalı öldürüyorsun ama bu defa tavşanlar çoğalıyor. Yılanı öldürünce ortalık farelere kalıyor. Denge bozuluyor. Oysa doğa kendi içinde dengeyi sağlar: Kadife çiçeğinin kokusu domatese gelen zararlıları kaçırır, uğur böcekleri pamuklu bitler ile beslenir, yaban arıları tırtılları, çekirgeleri yer. Çoğalan arıları, kuşlar yer.

Lavanta, kekik, fesleğen gibi aromatik bitkiler bir çok zararlıyı kokularıyla uzaklaştırır. Bazı bitkiler paratöner görevi yaparak zararlıları üzerine çekerek diğer bitkilere ulaşmasını engeller. Örneğin incir, zeytin sineğini üzerine çeker. İncir balı zeytin sineğini öldürür. Çok ve iri ürün almak için azot ve su verirseniz bitkiniz sürekli taze sürgün verir, rutubet artar, mantar çoğalır ve taze sürgünler yemek için tırtıllar, bitler börtü böcekler hücum eder. Bu ürünler hızlı büyüdükleri için dayanıksız olur.

Sağlıklı yetişen bitkilere börtü böceklerin zararları kısıtlı olur. Doğal sağlıklı üretim doğanın kendi eliyle olur. Hiç bir şey yapmazsan doğa bir süre sonra kendi dengesini kurar. Sıfır ürün kaybı diye bir hedef olmamalı. Yaptığınız zehir masrafının maliyetini çok daha yüksektir. Kurdun kuşun hakkını ver ki doğa da sana versin. Zehirsiz tarım için doğayı takip etmek ve destek olmak gerekiyor. Öldürme, uzaklaştır!

Doğal tarım doğal yaşamın bir parçasıdır

Sadece atalık tohum yetiştirmek veya zehirsiz üretim yapmak değildir. Doğadaki çeşitliliği sağlamak, doğaya ve doğadaki canlılara saygı göstermektir. Sıfır zayiat diye bir şey yok Unutmayalım ki, börtü böceğin de beslenmeye hakkı var.

Biz bitkilerin doğal yetişmesine kanaat etmiyoruz. Daha çok meyve tutsun, daha çok büyüsün diye suyu ve gübreyi eksik etmiyoruz. Hastalıklara davetiye çıkartıyoruz. Gösterişli bitkiler peşindeyiz. Sürekli taze sürgün verdiriyoruz. Haliyle, sulamadan, aşırı gübrelemeden, hayvan gübresi de dahil, ve budamadan kaynaklı sivrisinekler, yaprak bitleri, mantarlar, kök kurtları eksik olmuyor.

Doğal tarım bir bütündür ve zincirden bir halka koparsa her şey alt üst olur

Mümkün olduğunca besleme, sulama dahil, doğaya her türlü müdahaleden uzak duralım.

Biz eskiden pamuğu kuru şartlarda yetiştirildik ve çok az hastalık olurdu. Daha sonra sulu tarıma geçildi ve köylüler zararlılar ile baş edemez hale geldi. En son beyaz sinekler türedi ve pamuk ekiminden vazgeçmek zorunda kaldılar. Pamuk elması kurdu sadece sulu pamuklarda olurdu ve kurt düşünce pamuk koza açmazdı veya 4 taç yerine bir iki taç açardı.

Doğanın bilgisi para ile satılamaz!

Biz danışmanlık karşılğında ücret almadığımız için fikirlerimiz değersiz sayılıyor.) insanlar da maalesef böyle bir ters algı var. Doğaya ait bilgi para ile satılmaz. Sonuçta bilginin kaynağı doğa. Permakültürden bu anlamda ayrılıyoruz

Bu yazı Osmaniye’nin ürün yaylasında geçiriyorum. Buradaki yayla evleri bahçeli ve her bahçede sebze ekili ve farklı çeşitte meyve ağaçları var. Ağaçların ve sebzelerin hepsinde hastalık var. Yaylacıların sırtından zehir pompası düşmüyor. Buna rağmen hastalıklar ile baş edemiyorlar. İki aileyi zehir kullanmaması konusunda zor ikna ettim. Herkesin domatesleri fasulyeleri hastalıktan kurudu. Şimdi o iki aile her gördüklerinde teşekkür ediyorlar. Gülleci bulamacı , Arap sabunu, kekik yağı gibi çözümler üretmiştik ve olumlu sonuçlar aldık

İnsanların doğal tarımdan hiç haberi yok. Ve zehirsiz üretim yapılacağına dair inançları da yok.

Modern bilim insanların kafasını iğdiş etmiş. Bir km uzaktan yaylaya pınardan su geliyor suya klor atıyorlar.

Doğal tarım tekniğine uygun yapılır ise kimyasal veya doğal ilaç kullanımına gerek kalmaz

Mehmet Tülüce